4 Nisan 2014 Cuma

Çocuğunuza "Hayır" Diyebilmek

Ada doğmadan önce de çocukların disipline ihtiyaç duyduklarına, sınırlarını bilen çocukların daha sağlıklı ve anneye güvenerek büyüdüklerine inanırdım. Etrafımdaki anneler “Hayır” demiyordu. Bunun yerine “Cıs”, “ Kaka”, “Pis”, “Yapma kızım/oğlum” gibi ünlem kelimelerini tercih ediyorlardı. Halbuki çocuk annesinden ne “Kaka”, ne de “Pis” lafını duymak istiyordu. Sadece “Hayır” demesini istiyordu. O zaman yaptığı yanlış aksiyonu bırakacaktı. Bence diğer laflar bebeğin yaptığı şeyi daha çok merak etmesine sebep oluyor ve bu nedenle de bu tarz ünlemler yanlış bir şey yaptığını fark etmesini sağlamıyordu. Ben pedagog değilim ama etrafımda olan bitenlerden sonra daha kızıma hamileyken okumaya başladım. Gördüm ki pedagog olmasam da düşüncem doğruymuş. Psikolog Fatma Torun’un kitabında söylediği gibi “Çocuklar sınırları severler”.

Bize gelen ve orta sehpa hariç her yerde çerçevelerin ve süs eşyalarımızın durduğunu gören arkadaşlarım inanamıyor. “Nasıl Ada’ya dokunmamayı öğretiyorsun” diyorlar. Bense “Sadece hayır” diyerek diyorum. Peki bunu anlayıncaya kadar neler yaptım derseniz. Şöyle ki; Ada’nın laf anlamaya ve gözümün içine bakmaya başladığı zaman, emekleme ve karıştırmaya başladığı zamana denk geldi. Merak edip bakmak istediği şeyleri önceden ona açıp dokundurdum. Böylece merakını gidermiş oldum. Sonrasında gitmesini istemediğim, onun için tehlikeli olan yerlere giderken “Ada hayır oraya gitmiyoruz” dedim. İlk başlarda tabii anlamayıp gitti. Ama zamanla ben tekrar ettikçe gitmemeye başladı. Unutmamak lazım ki çocuklar tekrarla öğreniyorlar. Bu uyku eğitiminde de, konuşmayı öğretirken de, hayırları öğretirken de geçerli. Ben aklını karıştırmamak için hiç “Cıs”, “Kaka”, “Pis”, “Yasak” vs. demedim. Sadece “Hayır” dedim ve tek bir kelimeyi tekrar ederek hayırın ne demek olduğunu anlatmış oldum. Tabii ki evimizdeki fişleri çocuk kilidiyle kapattık veya ona zarar verebilecek şeyleri kaldırdık. Ama geri kalan şeyleri ancak hayır diyerek engellemiş olduk. Emeklemeye ve hele ki yürümeye başladığı zamanlarda tabii ki her şey onlara yeni ve değişik geliyor. O yüzden de merak edip dokunmak istiyorlar. Önceden benim yaptığım gibi dokundurup, sonra “Bunlar hayır” derseniz, benim başardığımı siz de başarabilirsiniz.

Bir dikkat edilmesi gereken konu ise, bir kere hayır dediğiniz bir şeye bir daha asla evet dememeniz gerektiği. Örneğin siz hayır dediğiniz kumandalara, babası evet derse o zaman tabii ki eveti kabul edip kumandaları taşımaya devam ediyorlar. Bizde öyle olduJ Ne kadar erken hayırı öğretmeye başlarsanız hem çocuk sınırlarını bilir, hem de siz çocuğunuzu eğitimle ve sevgiyle yoğurmaya devam edersiniz.


2 yorum:

  1. Canım Ayşem..

    Öncelikle bu muhteşem blogun seni için tebrik ederim.. Bayılarak takip ediyor, ayılarak okuyorum :) Eski ve şimdilerin deyimi ile zamanının "fenomen" blogcularından biri olarak bu blog işinin ne kadar zahmetli olduğunu çok iyi bilirim.. O yüzden kolay gelsin bitanem :)

    Gelelim şu "hayır" mevzuuna.. Yazdıklarına ve sana %100 katılıyorum.. Ben de Alya'yı büyütürken asla cıs, kaka vb. gibi kelimeleri kullanmadım ve bunun meyvelerini de topladım.. Aslında her çocuğun ve her ebeveynin farklı olduğunu düşündüğümden; ve sırf bu yüzden de çocuk yetiştirirken şu iyi, şu kötü, şu doğru, şu yanlış gibi genellemelerden, etrafıma bu yönde tavsiye vermekten kaçınan biri olsam da benim Alya'yı yetiştirirken kendimle en çok gurur duyduğum şeyin onunla çok iyi iletişime geçmiş olmam olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.. Şunu da ayrıca belirtmek isterim ki Alya'ya hamile olduğumu öğrendikten sonra inan çocuk yetiştirmekle ilgili hiçbir kitap okumadım, hiç kimseden bilgi almadım.. Bunu özellikle istedim çünkü içgüdüsel olarak bir annenin çocuğu için en doğru olanı bulacağına emindim.. Alya da beni hiç üzmedi, hep çok huzurlu ve sakin bir bebek oldu.. Belki de ben çok şanslıydım :) Kim bilir? Neyse.. Uzatmayayım.. Şu iletişim mevzuuna gireyim artık..

    Bence çocukla (bebeklikten başlamak üzere) doğru iletişimde olmak hem anneyi, hem de çocuğu çok rahatlatan bir durum.. Şöyle ki, bebeklikte annenin huzurlu olmaya özen göstermesi, kaygı durumundan uzak durması, sürekli endişeli olmak yerine sakin davranması bebeğe de mutluluk ve huzur veriyor.. Bebek huzurlu olunca, anne de huzurlu oluyor.. Anne huzurlu olunca, bebek de huzurlu oluyor.. Bu güzel kısır döngüde böylece herkes huzurlu oluyor :) Ben zaten tabiatım itibariyle rahat bir insan olduğumdan, uykusuzluk, yorgunluk, ağlama ve gaz nöbetleri vb. gibi durumlarda hiç gerilmedim; özellikle de gerilmemeye çalıştım.. Hep kendime bu dönemin geçici olduğunu, biteceğini telkin ettim.. Ve gerilmeden, üzülmeden bir dönemi atlattım..

    İletişimle ilgili en önem verdiğim şey ise hep Alya ile konuşmak oldu.. Daha beni anlamadığı dönemlerde bile.. Konuşurken hep Alya'nın seviyesine indim.. Yumuşak yumuşak ama tekrar ederek, tane tane anlattım.. Ve konuşurken hep dudaklarıma bakmasını istedim.. Terrible two, horrible three, .ucking four :) dönemlerinde bile inatlaşmadan, sabırla anlattım.. Ağladığı zamanlarda sadece ona sarıldım, ağlamasının geçmesini bekledim.. Sadece ağlarken konuşmadım.. Artık Alya biliyor ki eğer ben bir şeye izin vermiyorsam bunun mantıklı bir nedeni vardır ve bu yüzden benimle inatlaşmaz.. Eğer yeni bir durum varsa da güzel güzel anlatınca karşılıklı mutlaka bir çözüm yolu buluruz..

    Haaa.. Delirdiğim, sabrımın sınırlarının zorlandığı dönemler olmuyor mu? Oluyor :) İşte o dönemlerde de baba faktörü devreye giriyor.. Alya'yı gözümün önünden kaçırıyor ;)

    Uzuuun lafın kısası tatlım, anneliğin 2+2=4 gibi bir formülü yok.. Ancak sevgi + sabır + özveri parametreleri varsa denklemin içinde tadından yenmez bir annelik yaşanıyor zannımca ;)

    İşte böyle bitanem.. Ne zamandır yorum bırakmak istiyordum sana, çok bekleyince biraz uzun oldu kusura bakma ;))

    ay lav yu der, dünyalar tatlısı minik Ada'mı da üzerine mucukksss diye öperim :)

    hamiş: daha sık güncelle ama bloğunu.. çok daha şahane olur böylece..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canım Oyam.. Yeni görebildim yorumunu.. Ne güzel yazmışsın..:))) Bence de her anne için kendi çocuğunun doğrusu vardır. Ben de kendi kızımda yaşadıklarımı yazıyorum en azından bir fikir olması için annelere. Uygulayıp, uygulamamak okuyan anneye kalıyor tabii ki.. Sadece bazı şeylere inanınca ve tekrarlayınca çocuklar ne kadar çabuk alışıyor onu gördüm. Çocuğun karakteri de tabii önemli bir faktör. Sen şanslı kesimdenmişsin bu arada:) Benim ki biraz inatçı:) Sarı inadı var.

      Bloğumu güncelliyorum genelde sadece bu ara malum senin de bildiğin sebeplerden pek keyfim yok ve çok sık yazı post edemiyorum. Ama en yakın zamanda toparlayacağım kendimi..
      Ben de seni çok seviyorum canım dostum..

      Sil