Her yeni bebek sahibi olan anne baba
hayatlarında bu yeni döneme alışmakta zorluk çekerler. Yalnız iki kişiyken bir
anda üç veya dört kişi olmuşlardır. Uykusuz geceler, ağlamalar, sosyal hayatın
kısıtlanması eşler arasındaki ilişkiyi gerginlik noktasına getirir. Büyüklerin
lafının doğruluğunu bu noktada görürüz; yorgunluk dargınlık getirirmiş. İşte bu
zamanlarda neler yapabileceğimiz, eşimizle nasıl tekrar sevgili olacağımızı
psikolog aynı zamanda çift ve aile terapistliği de yapan, benim kitaplarını
severek okuduğum Fatma Torun Reid’e sordum.
1.
Fatma
Hanım sizi biraz tanıyabilir miyiz?
Kriz müdahalesi kadar koruyucu ruh
sağlığının önemine inandığım için mesleğime okul psikoloğu olarak başladım. Bu
süreçte anne-baba ve eğitimcilere dönük eğitim ve terapi grupları düzenledim. 1979 yılında halen devam
eden Türkiye’nin ilk psikolojik
danışmanlık merkezi olan Aşam’ı kurdum.
Bugüne kadar 10.000’e yakın çocuk, genç, çift ve aile gördüm. Bu yılların içinde danışanlarımdan çok şey
öğrendim ve bu öğrendiklerimi de onlara faydalı olmak için kullanmaktan büyük
bir zevk duyuyorum. İki kızım, beş ve
yedi yaşlarında iki torunum var. Remzi kitabevinden yayımlanmış iki de
kitabım... “Unutkan Erkekler/Hadileyen Anneler” kişiliğin gelişimi, ilişkiler
ve klinik psikolojiden örnekler içeriyor. Uzun soluklu ilişkileri irdeleyen
“Hep Sevgili Kalalım” ise hep sevgili kalmanın bir şans olmadığı görüşünden
yola çıkıyor. Her iki kitabı da hem anne babalara hem de çiftlere tavsiye ediyorum.
2.
Bebek
olduğu zaman çiftlerin evliliklerinde bazı sorunlar yaşanmaya başlıyor. Bunun
sebebi genelde nedir, ilginin bölünmesi mi?
Evlilik ilişkisi, canlı bir varlık gibi,
büyüme sürecinde gelişirken bir ileri bir geri gidebiliyor. İki kişi arasındaki
bu özel ilişki ne kadar sağlam başlamışsa
iler ki dönemler de bir o kadar
az sancılı oluyor. Evliliğin önemli sınavlarından biri de ilk bebeğin
doğumu. İkili yakın ilişkiden üçlü
ilişkiye geçişte taşlar yerinden oynuyor. Çocukken de bu dönemi yaşamıştık. En
yakın arkadaşımızı bir başka arkadaşla
paylaşmayı öğrenmemiz bir günde olmamıştı. Veya kardeş doğduğunda küçük
abi veya abla olarak anneyi paylaşmayı. Evlilikte bebeğin doğumuyla başlayan,
annenin doğal olarak çocuğa yönelmesi, erkeğin kendini daha dışta hissetmesine
neden olabiliyor. Oysa kadının her zamankinden
fazla kocasının ilgisine ihtiyacı var. Bir anlamda iki tarafın da
birbirinden en çok beslenmeye ihtiyaç duydukları dönem, bebek doğduktan sonra
başlıyor. İkinci bir konu ise yeni
sorumluluklara ne kadar hazır olup olmadığımız ve içleştirdiğimiz anne-baba
modellerimizin avantaj ve dezavantajları.
İçinde büyümüş olduğumuz ailedeki anne baba örneklerimiz nasıldı? Bu örnekler olumluysa şanslıyız.
Bazen olumsuz olmasa bile örnek yoksa da bocalayabiliyoruz. Bir diğer konu ise ilk yılın uykusuz
geceleri. Amsterdam Üniversitesi’nin bir araştırmasına göre evliliği yıpratan
en önemli faktörün bebeğin ilk yılında annenin uykusuzluğu olduğunu saptanmış.
3.
Anneler
genelde bebekleriyle daha fazla zaman geçiriyorlar. Sanırım babalarda bu konuda
biraz uzak duruyor. Babalarla çocukların iletişimini arttırmak için ne
yapabiliriz?
Babalarla
çocukların iletişimini arttıracak şeylerin başında erkeğin çocuğuna karşı
sorumluluk hissetmesi gelir. Zaten yeterince olgunlaşmış, ilgili erkek bunu hissedecektir.
Ama bazen anneler o kadar devrede oluyor ki babalar da “Ben olmasam da olur,
nasıl olsa annesi var, her şeyi yapıyor” diye düşünebiliyor. Anne-babadan biri
çocukla fazlasıyla ön planda olunca diğer ebeveyn kendini daha geriye çekiyor.
Annenin eşinden yardım istemesi, yapılan yardımı ve gayreti görmesi, hem eşler
için hem de çocuk için kazanım getirebilecek tutumlar.
4.
Evlilikte
çocukla gelen sorunları aşabilmek için çiftlere neler yapmalarını önerirsiniz?
Çocuk bakımında ve
eğitiminde sorumlulukların paylaşılması, eşlerin birbirine destek olması çok
önemli. Eşler bunu, kimse kimseyi zorlamadan, sürekli eleştiri ve yakınma
olmadan yapabiliyorlarsa yorgunluklarını daha az hissedecekler, daha mutlu
olacaklardır. Çocuk büyütürken çiftlerin destek sistemlerine ihtiyaçları var.
Arada bir eşler baş başa olabiliyorlar mı? Haftada veya on günde bir olsun
birlikte yürüyüşe çıkmak, sinemaya gitmek, bir yakın yerde çay içmek için
fırsat buluyorlar mı? İhtiyaç duyduklarında aile büyüklerinden yardım alabilmeleri
büyük bir şans. Tabii aile büyüklerinin hoşgörülü, anlayışlı olmaları halinde
bu geçerli. Bunun tersi olduğunda evlilik ilişkilerini yıpratan konuların
başında aile büyüklerinin gereksiz müdahalesi, eleştiri veya alınganlıkları
geliyor. Konu ne olursa olsun, yaşam sürecinde sorunlar mutlak olacak. Yaşama
nasıl baktığımız ve birbirimizi nasıl desteklediğimiz önemli. Uzlaşmaya ne
kadar yatkınız, birbirimizin ihtiyaçlarına ne kadar duyarlıyız, evlilik
yolculuğunda ne kadar el eleyiz? Hep karşıdan mı bekliyoruz? Birbirimizi,
suçlamadan veya savunmaya geçmeden dinleyebiliyor muyuz? Evliliğimizde romansı
korumak için neler yapıyoruz? Kendimize huzurlu ve sağlıklı kalabilmek için
daha iyi nasıl bakabiliriz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder