Bir kadına olan
aşkla başlıyor hayatımız. Onun karnında hayat buluyor ve hayata geldiğimizde
onun bizim için ürettiği sütle besleniyoruz. Onun kucağında huzur buluyor ve
onun sesiyle sakinleşiyoruz. Gözlerimizi dünyaya açtığımız o anda onunla göz
göze gelip, o kadına olan aşkla başlıyor hayatımız. Erkeksek ona olan
hayranlığımız eş olarak seçeceğimiz kadınla pekişiyor, kadınsak onun gibi bir
kadın olmaya çalışıyoruz. Erkeksek de kadınsak da en çok bir kadın tarafından,
annemiz tarafından korunuyoruz. Bizim için ölüme bile gidebilecek belki de tek
kişi olan annemiz tarafından... Büyüyoruz, bir kadına veya bir erkeğe aşık
oluyoruz ve evleniyoruz. Kadınsak iç güdülerimizle, küçük bir kızken
oynadığımız evciliklerdeki gibi hamile kalmak, çocuğumuzu büyütmek istiyoruz.
Erkeksek de annemizde gördüğümüz ilgiden az olmayacak bir ilgi gösteren kadına
aşık olup, onunla çocuk yapmak istiyoruz. Derken bir gün çocuğumuz oluyor. O
muhteşem, tarif edilemez duygular yaşatan bebeğimizi doğuran kadına, eşimize
daha fazla aşık oluyoruz. Kadınsak da annemizin ne hissettiğini o anda daha
fazla anlıyor ve bu anı yaşadığımız için kadın olduğumuza şükrediyoruz. Hayat
böyle bir döngüde devam ediyor. Ama her şey bir kadının bu dünyada yarattığı bizlerle
başlıyor. Her şey o ilk göz göze geldiğimiz anda hayran olduğumu kadınla,
annemizle başlıyor... İşte bu yüzden erkeksek kadınlara, kadınsak da kendimize
daha fazla saygı duymaya başlamamız gerekiyor.
Bir kadın ve anne
olarak umarım dünya bir gün kadınlara daha az güç kullanıldığı, daha az
tecavüze uğradığı ve daha az şiddet gördüğü bir dünya olur. Tüm kadınların
dünya kadınlar günü kutlu olsun...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder