12 Haziran 2014 Perşembe

2 Yaş Sendromu Hoş Geldin

Anne olunca özellikle daha fazla çocuğunla ilgili kitaplar okumaya, daha fazla araştırmaya başlıyorsun. Ben de Ada doğduktan sonra onun yaşına ve benim endişelerime özel kitaplar okumaya başladım.  Ne kadar okusak da esasında çocuklarımız kendi kitaplarını bize kendileri yazdırıyorlar. En güzel yanı ise kitapları okuduğunuzda veya araştırma yaptığınızda sizin endişelerinizin size özel olmadığını veya yalnız olmadığınızı anlıyorsunuz.

Ada 18 aylık olduğu zaman 2 yaş dönemi sıkıntıları yavaş yavaş kendini göstermeye başlamıştı. Büyük bir ihtimalle benim o dönemde işe başlamam da bu dönemi daha yoğun yaşamasına sebep oldu. Ve 19. aya gelince bir gün sanki düğmesine basılmış gibi olaylara verdiği tepkiler artmaya başladı. Giyinmek ve soyunmak istememeye,  banyo yapmak istememeye ama banyoya girince de çıkmak bilmemeye başladı. Kendi kendine oyuncaklarıyla güzel güzel oynayan kızım, bir anda kızan ve onları fırlatan bir hale dönüştü. Numaradan da ağlamıyor bayağı gözyaşıyla iç çeke çeke ağlıyor. O zaman daha önce bloğumda röportaj da yaptığım Yeşim Hanım ile iletişime geçtim. O da ağlamaya başladığı zaman yanında durmamı ama ağlamasına izin vermemi söyledi. Bu arada Tuğçe Acarsöz Oğuz’un “Çocuğunuzu Anlamak” kitabını okumaya başlamıştım. Kitapta da bu dönemde çocukların inatlaşmasının sebebi beyni ile bedenin aynı anda büyümemesi olarak gösteriliyor. Yani miniklerimizin beyni; çiçeklerin olduğu vazoyu taşıyıp annesi gibi sehpanın üzerine koyabilecek gibi gelişmiş hissederken, bedeni tabii ki o kadar ağırlığı ve dikkatli tutmayı yapamıyor. O zaman da sinirleniyorlar. “Ben bunu yapabilirim neden yapamadım” diye esasında kendisine kızıyor. Sonra da hislerini anlatacak kelimeleri daha kullanamadığı için, en güzel hayal kırıklığını gösterme şekli olarak ağlamaya başlıyorlar. Kitapta Tuğçe Hanım 2 yaş dönemi için “Erken ergenlik” diye bahsediyor ki ben buna çok güldümJ


Bu dönem özellikle anne için bir sabır sınavı. Ağlamasına kıyamıyorsunuz ama elinizden de bir şey gelmiyor. Esasında büyüyor ve hislerini bu yaşlarda çok da kelimelere dökemediği için endişeli. Ben kızımla inatlaşmamayı seçtim. Giyinmek istemiyorsa gidip dolabı açıp “Sen seç hangisini giyelim” diye maksimum 2 kıyafet gösteriyorum ve kendi seçtiği için hemen giyiyor. Veya banyo yapacağı zaman inanılmaz tepkiler verdiğinde “Gel Mickey’yi suda yıkayalım” deyip ikna edebiliyorum. Ama banyodan çıkınca kıyamet koptuğu için maalesef ıslak ıslak kucağıma alıp odaya gitmek zorunda kalıyorum. Kızım uyuduğunda ise kafam davul gibi ve ağlamasından içim paramparça olarak dinlenmeye çalışıyorum. Zor bir dönem belli ki ama en azından Yeşim Hanım’dan ve Tuğçe Acarsöz Oğuz’un okuduğum kitabından öğrendiğim kadarıyla, bu dönem sendrom değil büyüme atağı dönemi. O büyüyor ve ben de anne olarak onun elini tutup,  yanında duruyorum. Zaten anne olarak bundan sonra kaç yaşında olursa olsun her döneminde öyle yapmayacak mıyız?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder