Bence bir kadın
için en önemli ve güzel süreçlerden biri hamilelik süreci. Ben hamileyken
kendimi daha dişi, daha özel ve daha mutlu hissetmiştim. Herkes hamile olduğum
için bana güzel gözlerle bakıyordu. Hatta kendini tutamayıp yanıma gelen ve “
Allah kucağına sağlıkla versin” gibi güzel dileklerde bulunanlar bile oluyordu.
O yüzden hamilelik günlerim benim için güzel ve unutulmaz günlerdi. O günlerin tadını çıkarmak ve her anını
unutmamak için belki de benim yaptığım gibi bir günlük yazabilirsiniz. Hem de
ileride çocuğunuza verebileceğiniz bir anınızı da hazırlamış olursunuz.
Annelere özel olan
ve tıpta adı olmayan annelik endişe hastalığına sanırım hamilelik sürecinde
başlıyorsunuz. Daha karnınızdayken “Gelişimi iyi mi?”, “Organları yerinde mi?”, “İkili,
üçlü testler iyi çıktı mı?” gibi sorular gündeminizde oluyor. Son haftalara
doğru ağırlaşıyor ve artık içinizden çıkıp kucağınıza gelsin istiyorsunuz.
Yürümeniz, uyumanız, konuşmanız bile son zamanlarda zorlaşıyor. Ama sonunda
kucağınıza alacağınız mis kokulu minik el ve ayakları düşünüp
heyecanlanıyorsunuz. Böylece doğuma giderken her zaman hayatınızın odak noktası
olacak olan bebeğinizi görmenin heyecanı ile sarhoş oluyorsunuz. Ben son gece
heyecandan sadece 2 saat uyumuş ve sonra sabaha kadar oturup doğuma gitmiştimJ
Doğum anı ise işte
o ilk görüşte aşkın başladığı an oluyor. Zaman duruyor, herkes anlamsızlaşıyor
ve sadece siz ve minik bebeğiniz hayatın odak noktası oluyorsunuz. O an bence
asla unutulmayacak ve her düşündüğünüzde yeniden yaşayacağınız bir an olarak
sizin hayatınızın tarihine geçmiş oluyor. Bence anne olarak hissetmekte bu
andan itibaren başlıyor. Çünkü o andan itibaren sadece sizin kokunuzla
sakinleşen, sadece sizin göğsünüzde uyuyabilen, sanki sadece sizi tanıyor gibi
bakan bebeğiniz kucağına veriliyor.
Hamileliğiniz eğer
ikinci veya üçüncü hamileliğiniz değilse o zaman hamileyken bilmediğiniz, anne
olunca anladığınız bir takım şeyler oluyor. Bunların başında hayatınızın
tamamen değişeceği konusu var. Hayatınızın tamamen değişip değişmemesi esasında
anne babaya düşse de çoğu anne içgüdüsel olarak bebeğine odaklanıyor, bebeğiyle
uyuyor, bebeğiyle kalkıyor, bebeği hastalanınca onun daha fazla üzerine
titriyor. Bunlar da eşlerin üzerindeki ilginin azalmasına daha çok annenin
kendisiyle ve bebekle ilgilendiği döneme denk geliyor. Zaman içerisinde bebeğin
büyümesiyle aile içindeki eski ilgi eşitliğini anne sağlayabiliyor. Anne için de
zor bir süreç, baba için de, bebek için de.. Herkes biraz zaman geçince bu yeni
duruma alışıyor ve aile oluyor sanırım. Aynı zamanda evinizde çamaşırlığınızda
artık minik çorap ve tulumlar boy göstermeye, biberonlar yatağınızın içinden
çıkmaya, bebeğinizin en sevdiği çıngırak çantanızın en baş elemanı olarak boy
göstermeye başlıyor. Bütün bu sürece bir anda alışılması zor ama inanın biraz
zaman geçince güzel süreçler olduğu anlaşılıyor. Ben şimdi düşününce
gülümsüyorum ama o anlara dair sadece korku duygusunu anımsıyorum.
Her şeyin başında önemli
olan kucağınıza gelen minik mis kokulu varlık için her gün şükretmek ve her
anının tadını çıkarmak. Bence bebeğiniz büyüdükçe kafanızda fotoğrafını
çektiğiniz anları çoğaltmanız ve her anını doya doya yaşamanız gerekiyor. İnanın ki bebeğe alışma dönemi ve alışma
döneminde yaşanan kırgınlıklar zaman içinde yerini aile olmanın verdiği huzura
bırakıyor. Ve aynen bebeğinizi ilk gördüğünüz an ki hissettiğiniz duygular, o
büyüdükçe katlanarak kalbinizde en değerli yeri alıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder