3 Temmuz 2014 Perşembe

Hamilelik Ve Hamilelik Sonrası

Bence bir kadın için en önemli ve güzel süreçlerden biri hamilelik süreci. Ben hamileyken kendimi daha dişi, daha özel ve daha mutlu hissetmiştim. Herkes hamile olduğum için bana güzel gözlerle bakıyordu. Hatta kendini tutamayıp yanıma gelen ve “ Allah kucağına sağlıkla versin” gibi güzel dileklerde bulunanlar bile oluyordu. O yüzden hamilelik günlerim benim için güzel ve unutulmaz günlerdi.  O günlerin tadını çıkarmak ve her anını unutmamak için belki de benim yaptığım gibi bir günlük yazabilirsiniz. Hem de ileride çocuğunuza verebileceğiniz bir anınızı da hazırlamış olursunuz.  
Annelere özel olan ve tıpta adı olmayan annelik endişe hastalığına sanırım hamilelik sürecinde başlıyorsunuz. Daha karnınızdayken  “Gelişimi iyi mi?”, “Organları yerinde mi?”, “İkili, üçlü testler iyi çıktı mı?” gibi sorular gündeminizde oluyor. Son haftalara doğru ağırlaşıyor ve artık içinizden çıkıp kucağınıza gelsin istiyorsunuz. Yürümeniz, uyumanız, konuşmanız bile son zamanlarda zorlaşıyor. Ama sonunda kucağınıza alacağınız mis kokulu minik el ve ayakları düşünüp heyecanlanıyorsunuz. Böylece doğuma giderken her zaman hayatınızın odak noktası olacak olan bebeğinizi görmenin heyecanı ile sarhoş oluyorsunuz. Ben son gece heyecandan sadece 2 saat uyumuş ve sonra sabaha kadar oturup doğuma gitmiştimJ

Doğum anı ise işte o ilk görüşte aşkın başladığı an oluyor. Zaman duruyor, herkes anlamsızlaşıyor ve sadece siz ve minik bebeğiniz hayatın odak noktası oluyorsunuz. O an bence asla unutulmayacak ve her düşündüğünüzde yeniden yaşayacağınız bir an olarak sizin hayatınızın tarihine geçmiş oluyor. Bence anne olarak hissetmekte bu andan itibaren başlıyor. Çünkü o andan itibaren sadece sizin kokunuzla sakinleşen, sadece sizin göğsünüzde uyuyabilen, sanki sadece sizi tanıyor gibi bakan bebeğiniz kucağına veriliyor.

Hamileliğiniz eğer ikinci veya üçüncü hamileliğiniz değilse o zaman hamileyken bilmediğiniz, anne olunca anladığınız bir takım şeyler oluyor. Bunların başında hayatınızın tamamen değişeceği konusu var. Hayatınızın tamamen değişip değişmemesi esasında anne babaya düşse de çoğu anne içgüdüsel olarak bebeğine odaklanıyor, bebeğiyle uyuyor, bebeğiyle kalkıyor, bebeği hastalanınca onun daha fazla üzerine titriyor. Bunlar da eşlerin üzerindeki ilginin azalmasına daha çok annenin kendisiyle ve bebekle ilgilendiği döneme denk geliyor. Zaman içerisinde bebeğin büyümesiyle aile içindeki eski ilgi eşitliğini anne sağlayabiliyor. Anne için de zor bir süreç, baba için de, bebek için de.. Herkes biraz zaman geçince bu yeni duruma alışıyor ve aile oluyor sanırım. Aynı zamanda evinizde çamaşırlığınızda artık minik çorap ve tulumlar boy göstermeye, biberonlar yatağınızın içinden çıkmaya, bebeğinizin en sevdiği çıngırak çantanızın en baş elemanı olarak boy göstermeye başlıyor. Bütün bu sürece bir anda alışılması zor ama inanın biraz zaman geçince güzel süreçler olduğu anlaşılıyor. Ben şimdi düşününce gülümsüyorum ama o anlara dair sadece korku duygusunu anımsıyorum.


Her şeyin başında önemli olan kucağınıza gelen minik mis kokulu varlık için her gün şükretmek ve her anının tadını çıkarmak. Bence bebeğiniz büyüdükçe kafanızda fotoğrafını çektiğiniz anları çoğaltmanız ve her anını doya doya yaşamanız gerekiyor.  İnanın ki bebeğe alışma dönemi ve alışma döneminde yaşanan kırgınlıklar zaman içinde yerini aile olmanın verdiği huzura bırakıyor. Ve aynen bebeğinizi ilk gördüğünüz an ki hissettiğiniz duygular, o büyüdükçe katlanarak kalbinizde en değerli yeri alıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder