Ben küçük bir kız çocuğuyken, sanırım çoğu kız
çocuğunun olduğu gibi babama aşıktım. Benim için hayattaki her şeyi en iyi yapan,
Kevin Costner’dan bile yakışıklı olan
babamdı. Ve ben büyüyünce babamla evlenecektim. Çünkü aşıktım ona… Tabii ki
büyüdükçe böyle olmadığını gördümJ Babamla evlenmedim ama bazı konularda babama benzeyen eşimle evlendim.
Sanırım kız çocukları babalarıyla evlenmeseler de hayatlarında gördükleri ilk
erkek babaları olduğu için babalarında gördükleri kültürü, görgüyü, tarzı
hayatlarına aldıkları erkeklerde de arıyorlar. Çok da doğal bir süreç değil mi?
Kız çocuklarının tahmini üniversite bitimine kadar yani yaklaşık 23 yaşına
kadar evde babasıyla yaşadığını düşünürsek, bu süreçten sonra da yine babasının
iyi taraflarını aradığı bir erkekle hayatını devam ettirmek istiyorlar.
Babalarımızın hiç mi kötü huyu yok... Tabii ki de var ama bunları görmemiz
normal süreçte lise zamanlarına kadar gidiyor ve o döneme kadar babamızın
kusursuz olduğunu düşünerek, onlara hayran olarak yaşıyoruz.
Bir annenin kız çocuğu da erkek çocuğu da olsa
uzunca bir süre çocuğunun ilk göz ağrısı oluyor. Özellikle bebeklik döneminde
bebek annenin kokusunu bilerek doğuyor ve ancak annesiyle sakinleşiyor. Buna
çoğu baba bozuluyordur eminim ama bu içgüdüsel bir şey ve biz annelerin
yapabileceği bir şey yok. Zamanla bebeğimiz etrafındakileri tanımaya, bildiği
kişilere gülmeye, bilmediklerini yadırgamaya başlıyor. Bu süreçte ise babalar
bebeklerimizin ilgi alanlarına girmeye başlıyorlar.
Ada’nın da doğduğundan beri ilk tercihi her
zaman bendim. Hatta eşim “Ne zaman bana düşecek, hani kızlar babalarına
düşerlerdi” diyordu. Ne zaman ki Ada 18 aylık oldu, babaya düşmeye başladı.
Babası uyutsun istiyor, babası yıkasın istiyor, babası ile “atta” gitsin
istiyor, babası da babası… J Eşimin ağzı kulaklarında. Hatta bu tatilde bana “ İyi ki kız oldu. Bu
kadar cilve ve bana düşkünlük beni mest ediyor” dedi. Ben de kız çocuğu olmanın
ne demek olduğunu bildiğim için “ Daha dur, daha ne hayranlıklar başlayacak
sana karşı “ dedim. Kızımızın cilvesinden babası mest, kızım mest babayla aşk
yaşıyor diye, ben de biraz mest çünkü babayla kızımın iletişimleri arttı diye. Çünkü biliyorum bir kız çocuğu için baba
figürünün ne kadar önemli bir şey olduğunu. Kızım “Baba” derken bile ağzını
doldurarak, cilveli bir sesle “Baba” diyor, babası ne yapsa gülüyor, babasıyla
yaptığı aktiviteleri illa babasıyla yapmak istiyor, hatta uykusunda bile bazen
“ Baba” diye sayıklıyorJ Anlayacağınız ateş bacayı sardı… Babası da Ada için çok emek, zaman ve
ilgisini harcıyor. Bulduğu her fırsatta kızımıza alışveriş yapıyor, o çok
seviyor diye Mickey’li ne bulursa alıyor, babasıyla evde gezdiği atına sabahın 06.00’sında
enerji dolu haliyle binmek istiyor ve bunu sadece babasıyla yapmak istiyor.
Tabii ki babası daha kendine gelememiş olsa da kızına kıyamıyor ve kalkıp evde
atıyla gezdiriyor. Sanırım eşim kızımıza emek harcıyor, kızım da onu nasıl mest
edeceğini biliyor. Birbirlerine çok aşık oldukları bir dönemdeler… Ve biliyorum
ki bu bitmeyecek, katlanarak yıllarca devam edecek…
Bir kız çocuğu için babası, bir baba içinse
kızı çok kıymetlidir. Her kız çocuğu babası gibi ona prenses gibi davranacak
birini arar, babalar ise asla prenseslerine kimseyi yakıştıramazlar… Ve bir gün
babalar için en kıymetli prensesleri, bir kurbağayı öpüp prense çevirirler. O
prensle evlenir ve çocukları olur... Yani kısaca hayat döngüsü böyle devam edip
gider…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder