11 Kasım 2014 Salı

İyi ki Hayatımıza Girdin Bebeğim...


2,5 yıl önce karnımda olduğunu öğrendiğim o ilk anda ne yapacağımı, evin hangi odasında nerede durup babana söyleyeceğimi, kelimeleri nasıl seçeceğimi bilemez halde odadan odaya dolaşıp durdum. Kalbim sanki  tepemde atıyordu heyecandan... Seni taşıdığımı öğrendiğim ilk an aynen bu durumdaydım. Sonra ilk kalp atışını duyduğumuz anda kalbim aynen seninki gibi atıyordu, senin için atıyordu. Babanı ilk defa o gün ağlarken gördüm ben... Senin kalbinin ritmi bizim göz yaşlarımızla bir olup içimize akıyordu sanki. Senin minicik o ultrasonda bile gözükmeyen kalbinin sesini duymak bile bizi bir aile yapmaya yetmişti. Bize dünyanın en güzel melodisini dinlettin o an; kalbinin sesini... İşte o an dedim ki hayatım, canımın içi, bebeğim karnımda yaşıyor, benimle büyüyor...

17 haftalıkken ilk hareketlerini hissetmeye başladıktan sonra ise hayatımın en güzel dönemleriydi. Gün geçtikçe her hareketini hissediyordum, hatta söylediklerime hareketlerinle cevap bile veriyordun. Seni içimde büyütmek, seni içimde yaşatmak hayatımdaki en güzel tecrübe ve duyguydu. O yüzden hamileliğimin her anında her isteyenin bunları yaşaması için dua ettim. Çünkü bu bir kadının başına gelebilecek en güzel duygu. Yerin kalmadıkça geceleri beni de uyutmaz oldun. Kalkıp salona gittiğim anda bir anda rahatlamış gibi hareketlerin duruyor ve sanırım uyuyordun. O zamanlardan bilmeliydim doğduktan sonra da bir süre aynen beni böyle uyutmayacağını. Ama seninle çok konuştum, çok nasihat ettim zamanından önce karnımdan çıkmaman için, sana elimden geldiğince çok iyi bakmaya çalıştım. Beni duyduğunu ve beni hissettiğini biliyordum. O yüzden seni daha karnımdayken korumaya başladım bebeğim, hep elim karnımda olarak.  Zamanı geldi ve 39 haftalıkken, heyecandan 2 saatlik uykuyla idare ederek hastaneye gittik. Seni gördüğüm ilk anda inanamadım karnımdan sonunda çıktığına, o kadar seninle olmaya alışmıştım ki. Aşık oldum sanırım sesine, yüzüne, o gözükmeyen sarı kirpiklerine, o minik ellerine. “Sarı bir kızınız” oldu dedikleri anda şaka yapıyor doktorum sandım. Bizden sarı bir kız nasıl çıkar ki dedim içimden. Ama o kadar sarıydın ki kirpiklerin bile yokmuş gibi duruyordu sarı oldukları için. İlk gözün gözüme değdiği zaman ise sanırım zaman durdu. Biz senle göz göze kaldık öylece. Bu sefer ben ağladım, sen susup bana baktın. Çok kokladım seni... Biliyor musun o an nasıl kokuyorsan şu anda aynı kokuyorsun. Benim bebeğimin kokusuydu o içime işleyen. İşte ben o anda aşkın farklı bir boyutuyla ilke defa tanıştım. Evlat aşkıyla..

İlk günler, aylar bir türlü kötüsüyle, iyisiyle geçti. Sen bize, biz sana alıştık. Bugün 2.yaşını kutluyoruz. Düşünüyorum da sen olmasan biz ne yaparmışız?  İnan hayal etmek bile istemiyorum. Senden öncesi yoktu ve sanki biz hep aileydik. Bize o kadar güzel günler yaşatıyorsun, o kadar bizi güldürüyorsun ki her gün önümüzde pırıl pırıl bir kız çocuğu olarak büyüyorsun. Sana da hep söylüyorum ve sen bunu duyunca çok gülüyorsun ya; “ İyi ki seni doğurmuşum, iyi ki anne baba olarak bizi seçmişsin”... Sen benim bir kadın olarak başıma gelebilecek en güzel şeysin. Sen benim için bensin, kendimden daha değerlisin. Ve şunu unutma ki istersen 45 yaşında ol benim için hep o doğar doğmaz gözlerimin gözleriyle eridiği minik bebeğim olacaksın. Seni seviyorum, Ada...

Annen



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder