2,5 yıl önce karnımda
olduğunu öğrendiğim o ilk anda ne yapacağımı, evin hangi odasında nerede durup
babana söyleyeceğimi, kelimeleri nasıl seçeceğimi bilemez halde odadan odaya
dolaşıp durdum. Kalbim sanki tepemde
atıyordu heyecandan... Seni taşıdığımı öğrendiğim ilk an aynen bu durumdaydım.
Sonra ilk kalp atışını duyduğumuz anda kalbim aynen seninki gibi atıyordu,
senin için atıyordu. Babanı ilk defa o gün ağlarken gördüm ben... Senin
kalbinin ritmi bizim göz yaşlarımızla bir olup içimize akıyordu sanki. Senin
minicik o ultrasonda bile gözükmeyen kalbinin sesini duymak bile bizi bir aile
yapmaya yetmişti. Bize dünyanın en güzel melodisini dinlettin o an; kalbinin
sesini... İşte o an dedim ki hayatım, canımın içi, bebeğim karnımda yaşıyor,
benimle büyüyor...
17 haftalıkken
ilk hareketlerini hissetmeye başladıktan sonra ise hayatımın en güzel
dönemleriydi. Gün geçtikçe her hareketini hissediyordum, hatta söylediklerime
hareketlerinle cevap bile veriyordun. Seni içimde büyütmek, seni içimde
yaşatmak hayatımdaki en güzel tecrübe ve duyguydu. O yüzden hamileliğimin her
anında her isteyenin bunları yaşaması için dua ettim. Çünkü bu bir kadının
başına gelebilecek en güzel duygu. Yerin kalmadıkça geceleri beni de uyutmaz
oldun. Kalkıp salona gittiğim anda bir anda rahatlamış gibi hareketlerin
duruyor ve sanırım uyuyordun. O zamanlardan bilmeliydim doğduktan sonra da bir
süre aynen beni böyle uyutmayacağını. Ama seninle çok konuştum, çok nasihat
ettim zamanından önce karnımdan çıkmaman için, sana elimden geldiğince çok iyi
bakmaya çalıştım. Beni duyduğunu ve beni hissettiğini biliyordum. O yüzden seni
daha karnımdayken korumaya başladım bebeğim, hep elim karnımda olarak. Zamanı geldi ve 39 haftalıkken, heyecandan 2
saatlik uykuyla idare ederek hastaneye gittik. Seni gördüğüm ilk anda
inanamadım karnımdan sonunda çıktığına, o kadar seninle olmaya alışmıştım ki.
Aşık oldum sanırım sesine, yüzüne, o gözükmeyen sarı kirpiklerine, o minik
ellerine. “Sarı bir kızınız” oldu dedikleri anda şaka yapıyor doktorum sandım.
Bizden sarı bir kız nasıl çıkar ki dedim içimden. Ama o kadar sarıydın ki
kirpiklerin bile yokmuş gibi duruyordu sarı oldukları için. İlk gözün gözüme
değdiği zaman ise sanırım zaman durdu. Biz senle göz göze kaldık öylece. Bu
sefer ben ağladım, sen susup bana baktın. Çok kokladım seni... Biliyor musun o
an nasıl kokuyorsan şu anda aynı kokuyorsun. Benim bebeğimin kokusuydu o içime
işleyen. İşte ben o anda aşkın farklı bir boyutuyla ilke defa tanıştım. Evlat
aşkıyla..
İlk günler, aylar
bir türlü kötüsüyle, iyisiyle geçti. Sen bize, biz sana alıştık. Bugün 2.yaşını
kutluyoruz. Düşünüyorum da sen olmasan biz ne yaparmışız? İnan hayal etmek bile istemiyorum. Senden
öncesi yoktu ve sanki biz hep aileydik. Bize o kadar güzel günler yaşatıyorsun,
o kadar bizi güldürüyorsun ki her gün önümüzde pırıl pırıl bir kız çocuğu
olarak büyüyorsun. Sana da hep söylüyorum ve sen bunu duyunca çok gülüyorsun
ya; “ İyi ki seni doğurmuşum, iyi ki anne baba olarak bizi seçmişsin”... Sen
benim bir kadın olarak başıma gelebilecek en güzel şeysin. Sen benim için
bensin, kendimden daha değerlisin. Ve şunu unutma ki istersen 45 yaşında ol
benim için hep o doğar doğmaz gözlerimin gözleriyle eridiği minik bebeğim
olacaksın. Seni seviyorum, Ada...
Annen
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder