4 Aralık 2015 Cuma

Çocuklarda Anneden Ayrılma Korkusuyla Başa Çıkmak


Ada 2 hafta önce hasta olduğunda 4 gün okula gitmeyip evde benimle daha fazla vakit geçirdiği için bana iyice yapıştı. Snoopy ve onun biti Woodstock gibiyiz. Ben nereye o oraya. İyileşti ve okula gitmeye başladı ama hala birbirimize yapışık gibiyiz. Babamız da eve geldiğinde ikimizi mümkün olsa cebine sıkıştıracak gibi sarılıyor. Bizi öpüyor, sarılıyor, “sizi çok özledim” diyor. Şanslı bir çocuk çünkü ben evden çalışan bir anneyim ve babası da çok geç saatlere kadar çalışan bir baba değil. Dolayısıyla ikimizi belki de çoğu çocuğun anne babasını gördüğünden daha fazla görüyor ve vakit geçiriyor. Ama işte ne olursa olsun anne baba çocuğu, anne ve babasını dibinde istiyor.

Geçen gün asansörde su siparişi verdiğimiz abimiz “Ada sen kal benle anne gitsin” diye bir espri yaptı. Onda bile bir anda ağlamaya “Anne beni bırakma” demeye başladı. Eve girdikten ancak 15 dk sonra sarılmam, konuşmam ve öpmelerimle sakinleşebildi. Biz eşimle Ada’ya hiç gitmeyeceğim diyip gitmedik veya geliceğim deyip gelmemezlik yapmadık. Evden gizli gizli o oyun oynarken bile çıkmadık. “Biz şuraya gidiyoruz geliceğiz seni gelince öpeceğiz” bile diyoruz. Daha doğrusu diyorduk. Çünkü hastalık oldu bitti ama bütün adetlerimiz bozuldu:) Zaten ünlü laf vardır ya “Çocuğumun hasta olmasına değil, huyunun değişmesine yanarım” diye:) 

Eskiden haftasonları Ada’yı 1-2 saatliğine babaannemize, anneannemize bırakır biz de sevgililik günlerimizdeki gibi elele 1 saat bile olsak yürürdük. Ama o şu anda benim Woodstock’um olduğu için “ Anne sen de olacaksın değil mi anneannemde?” diyip duruyor. Ben de dizlerimin üstünde, onun boyuna gelip “Bebeğim bazen anneler, babalar çocukları anneanneye, babaanneye bırakıp arkadaşlarıyla buluşurlar, sonra çocukları geri alıp evlerine dönerler” dedim ama demez olaydım kıyamet koptu:) “Ben de geleceğim beni bırakma anne” diye. Hani gören de ben Ada’yı hep başlasına bırakırım sanır. Tek yapmaya çalıştığımız karı koca olarak 1 saatlik bir mola. Baktım kriz haline geliyor. “Tamam bakarız ben de otururum” dedim. Şimdi yarın babaanneye gidiyoruz üçümüz. Eğer kriz olmazsa gittikten 1 saat sonra o babaanesiyle oyun kurunca alışveriş yapacağız diyip çıkacağız. Çok geç kalmadan da döneceğiz ve dönünce de “Bak sana dediğimiz gibi geri geldik” diyeceğiz. Böylece gidersek de geri geldiğimizi hatırlayacak. Yine bir sonra ki haftasonu geldiğinde bu sefer anneannede aynı şeyi deneyeceğiz. Böylece gerektiği zaman bizden ayrılması inşallah daha kolay olacak. 

Ben evden çalışan bir anneyim ama çalışan annelerin de sıkıntılarıdır çocukların kendilerini bırakmak istememeleri ve annelerin ağlayarak evden çıkması. Belki sizde önce onun güvenini kazanabilirsiniz. Gerçekten geleceğinizi ve geldiğinde uyuyor olsa bile onu öpüp kulağına onu sevdiğinizi söyleyeceğinizi ikna edebilirsiniz. Veya uyumadan yetişecekseniz, geldiğinizde onunla uzun zamandır yapmadığınız puzzleı yapacağınızı söyleyebilirsiniz. Haftasonu gitmeniz gerektiğinde de anneanne veya babaanneye çocuğunuz için bir süpriz almasını ve siz giderken çok ağlarsa hemen kafasını dağıtacak süprizi vermesini isteyebilirsiniz. 


Anne olmak asla çocuğunun ağlamasına dayanamamaktır. Sizde onu bırakmak istemiyorsunuz ama çalışıyorsanız işe gitmeye, çalışmıyorsanız da biraz mola vermeye ihtiyacınız olacaktır. İşte o zaman belki benim yaptığım gibi önce onun güvenini kazanırsanız, gitseniz bile geri geldiğinizi bilmek onun daha rahat sizden ayrılmasını sağlayacaktır. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder